30 Ağustos 2013 Cuma

MAHREÇLER YASASI: (JEAN BAPTİST SAY YASASI 1767-1832)


Mahreçler (Say Yasası’ da denir) yasasına göre, esas, olan mallarla malların mübadele edilmesidir. Para sadece bir araçtır. Şu halde gerçek satın alma gücü, para değil mallar tarafından temsil edilir. Bir mal üretildiği zaman yalnız bir arz yapmış olmaz, fakat aynı anda ve aynı miktarda bir talep de yaratmış olur. Örneğin bir çift ayakkabı üretmiş olan bir kimse , yalnız bu ayakkabıyı satmak (arz etmek) istemeyecek, fakat aynı zamanda ayakkabıya eş değerde diğer bir mal ya da mallar satın almak ( talep etmek) isteyecektir. Demek oluyor ki piyasaya mal arz eden herkes bir taraftan malını satmaya çalışırken diğer taraftan da eş değerde başka mallar almaya uğraşacak ve böylece piyasadaki arz ve talep birbirine daima eşit olacaktır.
Say yasası genel talep yetersizliklerinin olanaksız olduğunu iddia etmekle beraber özel talep yetersizliklerinin olabileceğini kabul eder. Çünkü tek tek bazı malların taleplerinden fazla üretilmeleri elbette ki olanaklıdır. Ancak Say’ a göre böyle bir durum uzun süre devam edemez. Talepten fazla üretilen malların fiyatları derhal düşeceğinden üreticileri zarar etmeye başlar ve üretimlerini mevcut talebe göre ayarlarlar.
Önemli olan sorun fiyat mekanizmasının yeterli bir biçimde işlediğini varsaysak bile , mahreçler yasasının genel talep yetersizliğinin olmayacağını açıklamaya yeterli olup olmadığı hususudur.

Say Yasası kazanılan gelirlerin derhal ve tamamen harcandıkları varsayımına dayanmaktadır. Bu nokta önemlidir çünkü insanlar elde ettikleri gelirleri derhal ve tamamıyla harcamazlar tersine insanlar çok defa gelirlerinin bir kısmını para biçiminde tasarruf ederler. Bütün insanların bu davranışı Say Yasasını geçersiz kılar. Çünkü bu durumda herkes piyasadan satmak istediğinden daha az mal satın almak isteyecektir. Bu da her malın kendi değerinden daha az bir talep oluşturması demektir. Bu durumda piyasada toplam talep toplam arzdan az olacak yani genel bir talep yetersizliği ortaya çıkacaktır. Talep yetersizliği mallarını satamayan üreticileri üretimlerini kısmaya zorlayacaktır. Toplam üretim miktarının bu suretle daralması mahreçler yasasının işlememesi yani ekonomik faaliyet hacminin tam istihdam düzeyi altına düşmesi demektir.

KLASİK İSTİHDAM TEORİSİ


Klasik iktisatçılar, ekonomik düzenin yapısında daima Tam-İstihdamı sağlayan bir mekanizmanın bulunduğuna inandıkları için istihdam sorunu ile uğraşmamışlardır. Bu nedenle klasik iktisatçılar araştırmalarını esas olarak Tam İstihdam düzeyindeki milli gelirin oluşumuna ve bunun nasıl bölündüğüne yöneltmişlerdir.
Bu anlayışın mantıklı bir sonucu olarak ekonomi bilimi uzun süre aşağıdaki 4 bahis içersinde incelenmiştir.
  • Üretim
  • Dolaşım
  • Bölüşüm
  • Tüketim
Otomatik denge mekanizması ekonomik faaliyet hacminde hiçbir aksama olmayacağını değil fakat bu aksamaların dışarıdan hiçbir müdahaleye gerek olmaksızın kısa zamanda giderileceğini garanti eder.
Klasiklerin istihdamla doğrudan doğruya ilgili açık bir görüşleri yoktur. Onlara atfedilen tam istihdam varsayımı, arz talep, faiz haddi ve ücret düzeyinin belirlenmesi ile ilgili görüş ve düşüncelerinden çıkarılan bir sonuçtur. Klasiklerin bu temel görüş ve düşüncelerini 3 başlık altında toplayabiliriz.

1) Mahreçler Yasası 2) Faiz Teorisi 3) Ücret Teorisi

Tam İstihdam


    Tam istihdam cari ücret düzeyinde çalışmak isteyen herkesin iş bulabileceği istihdam düzeyidir.
    Bir ülkede her an çeşitli nedenlerle işlerinden ayrılmış ve başka bir iş arayan ya da daha ilk defa bir işe girmek üzere harekete geçmiş olan pek çok insan bulunur. Arızi (frictional) işsizlik denilen bu hali gerçek işsizlikten ayırmak gerekir.

İstihdam Düzeyi ve Milli Gelir Arasındaki İlişki



    İstihdam düzeyi ile milli gelir arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Fakat istihdam düzeyindeki değişiklik, reel milli gelire daima aynı oranda yansımaz. Örneğin tam istihdam düzeyine yaklaşırken, istihdam düzeyindeki artışlar reel milli gelirde daha düşük oranda artışlara neden olurlar. Bunun nedeni azalan verimler yasasıdır. Ekonomi bir bilim olarak genişlerken önce en verimli kaynaklar kullanılır. Fakat genişleme devam ettikçe daha az verimli kaynaklara da el atılır.